Doğu Anadolu Bölgesi’nde hayvancılığın yaygın yapıldığı kent, yaylalarıyla yaz aylarında Iğdır, Bitlis, Muş ve Siirt illeri başta olmak üzere çevre illerden çok sayıda göçer aileleri ve hayvan sürülerini ağırlıyor.
Kentin kuzeyinde Kars sınırına yakın olan Cumaçay köyüne ait dağlık kesimde yer alan yayla da bu sene kış ve ilkbahar yağışlarıyla canlandı.
Zengin akarsu kaynaklarına sahip yaylaya havaların ısınmaya başlamasıyla Iğdır ve komşu illerden göçerler küçükbaş hayvan sürüleriyle gelmeye başladı.
Gece gündüz süren yolculukların ardından yaylaya ulaşan göçerler, koyun ve kuzu seslerinin yankılandığı bölgede yaz mevsimi boyunca hayvanlarını otlatıp süt ve süt ürünleri elde edecek.
“Yayla yolculuğumuz 13 gün sürdü”
Göçerlerden Ferhat Çuku, karlı dağları aşarak yaylaya ulaştıklarını söyledi.
Iğdır’ın yaz aylarında çok sıcak olduğunu ve bu nedenle hayvanlarını daha iyi beslenmesi için yaylaya çıkardıklarını ifade eden Çuku, şöyle konuştu:
“Yaklaşık 13 gün süren zorlu yolculukla hayvanlarımızı dinlendire dinlendire yaylaya ulaştırdık. Gelirken yağmur, kar, dolu ve tipiye yakalandık. Çok zorluk yaşadık. Yaylaya geldik ve burada yaklaşık 45 gün kalacağız. Sonrasında hayvanlarımızı araçlarla Kars’a götüreceğiz. Gece yağmur yağıyor, kurtlar da geliyor. Bir hafta önce yoğun yağışlar vardı, kar yağıyordu. Bu yüzden hayvanlarımız telef oldu.”
Yabani hayvan saldırılarına karşı çok dikkatli olduklarını ve gece nöbetleşe beklediklerini anlatan Çuku, “Çok şükür havalar düzeldi. 7 yıldan beridir çobanlık yapıyorum. Geceleri kurtlar saldırmasın diye hayvanlarımız için nöbet tutuyoruz. Kurtlar sürüye dalsa hepsini telef eder. Burada 4 çobanız ve hayvanları beraber otlatıyoruz. Sonbahara kadar hayvanları otlatmaya devam edeceğiz” dedi.
“Ömrüm çobanlıkla geçti”
Bölgede hayvan otlatan 57 yaşındaki Kadir Tur da 30 yıldır yaylalarda hayvan otlattığını ve ömrünün yarısının bu işle geçtiğini dile getirdi.
Mesleklerinin çok zor olduğunu, sürekli soğuk, yağmur ve zaman zaman kar yağışına maruz kaldıklarını söyleyen Tur, “Yaylada yaşamak çok zor. Gün boyu otlattığımız hayvanları karanlık çökmesiyle dinlendiriyoruz. Bazen hava o kadar soğuk oluyor ki elimizdeki değneği bile tutamıyoruz. Ömrüm çobanlıkla geçti.” diye konuştu.