İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve bazı üst düzey yöneticiler için Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından tutuklama kararı verileceği yönünde dünya medyasında haberler yer alıyor. Ancak ABD yönetimi, söz konusu iddiayla ilgili olarak UCM’nin “yetkisinin olmadığını” savunuyor. İsrail’in yaptığı soykırım/işlediği savaş suçlarına ilişkin uluslararası alandaki üç süreç/mekanizmayı anlatan emekli askeri hakim, avukat Cengiz Demirtaş, konuya ilişkin merak edilen soruları yanıtladı.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e konuşan Demirtaş, İsrail’in yaptığı soykırım/işlediği savaş suçlarına ilişkin uluslararası alandaki üç süreç/mekanizmayı şöyle açıkladı:
“-Birincisi: Güney Afrika, 13 Kasım 2023 tarihinde İsrail’i Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesine şikayeti. Güney Afrika’nın yanında Bangladeş, Bolivya, Komoros ve Cibuti gibi ülkeler de İsrail’i şikayet etmişti. Bu soruşturmada savaş suçu, insanlığa karşı suç işleyen İsrailli sivil- asker yetkililer inceleniyor. Soruşturma halen devam ediyor. Soruşturma sonunda suç işlediği saptananlar hakkında dava açılması ve yargılamanın başlaması bekleniyor. Tutuklama kararları bu başvuru kapsamında yapılabilir.
-İkincisi: Güney Afrika’nın, 29 Aralık 2023 tarihinde İsrail’i Lahey Uluslararası Adalet Divanına şikayeti. Bu dava soykırım sözleşmesinin ihlal edilip edilmediğine yönelik olup Devlet aleyhindedir. Davada İsrail’in aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmişti. Türkiye, bu kararı takdirle karşılamıştı. Bu davanın tamamen sonuçlanması ise 2-3 yılı bulabilir. Türkiye’nin bu davada müdahillik dilekçesi bulunuyor.
-Üçüncüsü: Birleşmiş Milletlerin, İsrail’in eylemlerinin mahiyeti ve hukuki sonuçları hususunda Lahey Uluslararası Adalet Divanından görüş talep etmesi. Türkiye 26 Şubat 2024 tarihinde bu başvuru kapsamında görüşlerini mahkemeye sundu.”
Tutuklama kararı verilirse ne olur?
Demirtaş, Öztürk’ün bu süreçte tutuklama kararı verilirse neler olabileceği yolundaki sorularını şyöle yanıtladı:
“1-Tutuklama kararı hangi gerekçeler ile verilebilir, prosedür nasıl işleyecek?
Tutuklamayı UCM Başsavcılığı talep eder, kararı ise ön soruşturma divanı verir. Tutuklama kararı çıkması için UCM’nin yargı yetkisindeki bir suçun işlendiğine dair makul şüphe bulunması gerekir. Tutuklama kararının verilmesi sebepleri ise soruşturmanın tehlikeye atılması, yargılamanın yapılabilmesi ve suç işlenmeye devam ediliyorsa (Netanyahu için muhtemelen bu gerekçe kullanılacak) bunun durdurulmasıdır.
2-Tutuklama kararı verildikten sonra usûl nasıldır?
Tutuklama kararı ilgili tüm ülkelere gönderilir. Statünün 59’uncu maddesine göre Mahkemeye taraf devletler bu kararın gereğini yerine getirmek zorundadır. Aksi hareket 86’ncı maddede düzenlenen genel işbirliği yükümlülüğü ile de bağdaşmaz. İşbirliği yapmayan, tutuklama kararının gereğini yerine getirmeyen devlet, üye devletler meclisline ve konu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından UCM önüne getirilmişse (Darfur ve Libya örneği böyleydi) BMGK’ya iletilir. Üye devletlerin iç hukukları bu kararların yerine getirilmemesine asla mazeret oluşturmaz.
3-UCM’ye taraf olmayan devletlerin tutuklama kararının icrası bakımından bir yükümlülüğü var mıdır?
Böyle bir yükümlülük yok. Ancak UCM, taraf olmayan devletlere de tutuklama kararının icrası için çağrı yapıyor.
4-UCM’nin verdiği tutuklama kararlarından infaz edilemeyen var mı?
Evet var. En önemlisi de Rusya Federasyonu Başkanı Putin hakkındadır.
5-Tutuklama kararı çıkma ihtimali nedir?
Bu ihtimalin hafife alınmayacak derecede yüksek olduğu düşünülmektedir. Ancak bu karar yalnızca İsrailli yetkililer hakkında olmayacak. 7 Ekim 2023 saldırılarını gerçekleştiren HAMAS’ın ilgili yöneticileri hakkında da bu karar alınacak, dünya kamuoyuna her iki tarafın da yargılamasının yapılacağı mesajı verilecek.
6- Tutuklama kararının sonuçları neler olabilir?
Böyle bir karar her şeyden önce prestij kaybıdır. Ayrıca haklarında tutuklama kararı verilenlerin UCM’nin yargı yetkisini tanıyan ülkelere giriş çıkışı mümkün olmayacaktır.”